Efsaneler, insanlığın ortak hafızasında yer etmiş, kültürler arasında köprü kuran anlatılardır. Her efsane, kendi döneminin hakikat arayışını, değerlerini ve insanlık durumunu yansıtır.
Şahmeran, Lokman Hekim ve Anka Kuşu efsaneleri de Anadolu’nun en derin köklerinden gelen ve zamanla farklı yorumlarla zenginleşen üç kadim anlatıdır. Benim için ise sadece tarihsel hikayeler değil; insanın özünü, arayışını ve anlam mücadelesini anlatan semboller bütünü.
Bu yazıda, hem bu üç efsanenin tarihsel kökenlerine kısaca değinmek hem de aralarındaki derin bağı irdelemek istiyorum. Çünkü yazdığım üçleme, yalnızca anlatıların kurgusal bir yorumu değil; aynı zamanda insanın kendi iç yolculuğuna dair bir sorgulama metni.
Şahmeran: İhanetin Yüzü mü? Bilginin Bedeli mi? Esaretin Sonu mu?
Şahmeran efsanesi, Anadolu’nun en bilinen efsanelerinden biridir. Yarı kadın, yarı yılan figürüyle hem korkutucu hem de büyüleyici bir varlık olarak anlatılır. Sembolik olarak yılan, bilgeliği, saklı bilgiyi ve bazen de kötülüğü temsil eder. Kimileri yılan için, nefsin temsilidir der. Ancak Şahmeran’a gelince, o sıradan bir yılandan fazlasıdır. Kendisi yılanların şahıdır ve tüm yılanlar ona hizmet etmektedir. Yaşadığı yer cennet değildir ama cennet gibidir. Tüm yılanlar lanetlenmiştir ancak o bütün bir yılan değildir. Diğer yılanların efendisidir ama onlar gibi özgür hareket edememektedir. Bir krallık içinde tutsaktır Şahmeran. Yarısı yılan yarısı insan olduğu gibi, sanki her şey ona yarım yarım verilmiştir.
Bizim Şahmeran’ı tanımamız, Camsab`ın kuyuya atılması ile mümkün olmaktadır. Bir insanoğlu Şahmeran yurduna ayak bastığı anda, artık o kuyunun dibinde ve/veya cennet gibi olan o yerde artık iki tutsağın bulunduğu hikaye başlar. Kimileri bu hikayeyi insanoğlunun ihaneti olarak okumaktadır ki, bu gayet mümkündür. Hikayede çok yakın iki dost vardır ve biri, diğerinin yerini ifşa ederek onun ölümüne sebep olmaktadır. Şahmeran, Camsab’ın hayatını kurtarıp ona özgürlüğünü bahşetmesinin sonucunda, canından olacaktır.
Öte yandan, Lokman Hekim’in bilgeliği ve ölümsüzlük arayışında, Şahmeran figürü önemli bir eşiktir. Camsab’ın ihaneti, insanın zaaflarının ve menfaat uğruna dostunu satabilme ihtimalinin temsili gibi görünür. Ama hikayede daha derin bir gerçek vardır: Bilginin bedelini ödeme cesareti… Çünkü gerçek bilgi, her zaman bir bedel ister. Şahmeran’ın ölümü, Camsab’ın ve insanlığın bilgeliğe ulaşabilmesi için zorunlu bir fedakarlığı temsil eder.
Ben ise bu noktada hikayede daha derin bir anlam bulunduğunu düşünüyorum. Bazen hayat size rahat, konforlu ve mutlu görünen yerler sunar, ama bu yerler, kaderinize ulaşmanızın önündeki en büyük engel olabilir. Çünkü rahatlık ve konfor, insanın içindeki potansiyele ulaşmasını engelleyebilir. Kahramanın yolculuğu, kendini tamamlaması ve kaderine doğru yürümesi için gereken azim ve kararlılığı karşısında bir duvar gibi dikilebilir. İnsanlar bazen hayatı yaşamaya cesaret edemeyebilir. Cenneti hak etmektense, cennet gibi görünen bir yerde yaşamayı tercih edebilirler. Cesur olmaktansa, hiç korkmadan yaşamayı seçebilirler. Ejderha ile savaşmaktansa, (hayatın acılarını göğüsleyip ilerlemektense), yılanların şahına aşık olmak daha cazip gelebilir. Bu durumda karşımızdaki düşman, kendi nefsimizdir. Çünkü, bu da bir esarettir. Konforun esareti… Hayatın bizden beklediği, konforu aşmak ve kendi hakikatimize yürümektir. Yoksa, cennete benzeyen ama aslında derin bir zindanı andıran yerlerde sıkışıp kalmak, o ejderhanın dişleri arasında yavaş yavaş yok olmaktır. Aslında Camsab, Şahmeran yurdunda bir nevi tutuklu gibi yaşamaktadır. Hayatı kısıtlıdır, beklentileri düşüktür. Belki de nefsini ve korkularını ona gösteren yer, Şahmeran’ın konfor alanıdır. Şahmeran ona güvenli, konforlu ve risksiz bir yer sunar. Ancak Camsab, Lokman Hekim olabilmesi için gerekeni yapmalı, konforun duvarlarını yıkmalı ve o kuyudan çıkıp, hakikati aramalıdır. Belki de o gardiyan, Şahmeran’ın kendisidir.
Lokman Hekim: Ölümün Sırrı ve Bilgeliğin Sınavı
Bilginin peşinden gitmek meşakkatli, bilgiyi bulmak zor, bilge olmak ayrıcalık, bunca çaba sonucu öğrenilen bilgiyi sır edinip kimseye söyleyememek ise ermişliktir.
Lokman Hekim efsanesi ise insanlık tarihinden bugüne araştırılan en büyük bilginin; ölümsüzlüğün sırrının hikayesidir. Ta ilk hikaye Gılgamış Destanı’ndan günümüze peşinde olunan o pek kıymetli bilgiye sahip olduğunuzu düşünün. Tüm dünyanın en büyük gücü elinize verilmiş olmaz mıydı? Peki böylesi büyük bir güce haiz olan o bilgiyi sır olarak saklamak? Büyük bir direnç, dirayet ve güç gerektirirdi eminim. Peki Lokman Hekim, bu sırrı nasıl bulmuştu? Doğa ile, bitkilerle konuşarak. Anlatılır ki, her çiçek, her bitki, her yaprak ona kendi sırrını verir, neye şifa olacağını fısıldarmış. Kısacası, doğayı dinlemenin, yaradılışı çözmenin önemini anlatır Lokman Hekim’in hikayesi. Ölümsüzlük arayışını ve bilgeliğe ulaşma çabasını simgeler. Anadolu halk inancında Lokman Hekim, her derde deva olan bilgeliğiyle tanınır. Rivayete göre, ölümsüzlüğün sırrını öğrenmiş, ancak Cebrail’in müdahalesi ile bu bilgiyi kaybetmiştir. Bazı anlatılarda, ölümsüzlük ilmini bir kitabın içine yazdığı ve bu kitabın kaybolduğu söylenir. Bazı efsanelerde ise Şahmeran’dan öğrendiği şifa bilgilerini insanlara aktardığı anlatılır. Kuran’ı Kerim’de de geçen önemli kullardandır. Oğluna verdiği öğütlerin her birisi, insanlık için birer hazinedir. Anadolu’dan Orta Asya’ya kadar kulaktan kulağa yüzlerce farklı hikayesi anlatılır. Bu hikayelerin gerçekliğine inanılmaktadır. Hakkında en fazla hikaye rivayet edilmiş efsanelerimizden birisidir. Çünkü artık Camsab, kuyudan çıkmış, sorumluluk bilincini edinmiş, insanlığa fayda sağlamaktadır. Şahmeran’ı geride bırakan Lokman Hekim, onun ölümünün ardından birçok insana şifa dağıtmıştır. Özgürlüğünün bedelini fedakarlıkla, ihanetinin tövbesini bilgelikle ödemiştir. Şahmeran’a ihaneti, insanlığa hizmete dönüşmüştür.
Anka Kuşu: Yok oluşun İçindeki Diriliş
Anka Kuşu efsanesi ise daha çok tasavvufi anlamlar barındırır. Simurg olarak da bilinen Anka, kendi küllerinden doğan ölümsüz bir varlık olarak anlatılır. Feridüddin Attar’ın Mantıku’t-Tayr adlı eserinde, kuşların sultanını bulma arayışıyla çıktıkları yolculukta, aslında aradıkları sultanın kendileri olduğunu fark etmeleri, insanın kendi özünü arama sürecini temsil eder. (Bir sonraki blog yazımda daha detaylı ele alınacaktır.)
Üç Efsanenin Kesişim Noktası: Hakikate Ulaşma Arayışı
Bu üç efsane arasında derin bir bağ bulunur: hakikat arayışı, bilginin bedeli ve dönüşüm.– Şahmeran, insanın saklı bilgiyi keşfetme sürecinde karşılaşacağı bedelleri temsil eder.– Lokman Hekim, bilgiyi elde ettikten sonra onu doğru kullanmanın ve bilgelik yolunda sınanmanın önemini simgeler.– Anka Kuşu ise bilginin ve yaşamın en yüksek noktasına ulaşmak için önce kendi benliğimizi yakmamız gerektiğini anlatır.
Sonuç: Hakikat Yolunda İnsan
Benim için bu üçleme, sadece mitolojik hikayelerin anlatımı değil, aynı zamanda insanın özünü bulma çabasıdır. Çünkü her insan, kendi Şahmeran’ını ihanetle sınar, kendi Lokman Hekim’ini arayışla besler ve en sonunda kendi Anka’sında yok olup, yeniden doğmayı arzular. İşte bu yüzden, yazdığım üçleme; yalnızca geçmişin efsanelerini değil, insanın kendi içindeki efsaneyi de keşfetmesini amaçlıyor. Çünkü gerçek yolculuk, dış dünyadan çok, insanın kendi iç dünyasında başlar. --> Devamı için Tıklayınız.